günleri zincirlere benzettiğim ve üzerine kocaman tikler attığım anların alt metni hakkında türlü cümlelerin dâhi tesirli olmadığının bilincindeyim. var'lar, yok'lar şehrin dar sokaklarında cirit atarken sanki metro duraklarında bekleyen ve parmak uçlarını itina ile yarmış bana yüksekten şöyle bir bakacaktı. durak isimleri rengini belli edecekti, yara bantlarından hemen önce...
sayfaları her hızlı çevirişimde isimleri silikleşmeye başlayan insan düzinesi arasında hangi öykünün ana karakterini arıyorum bilmiyorum. bir bardak sallama çayın gölgesinde hangi kahkahalar atılıyor duyamıyorum. insanlar ve sesleri. insanlar ve cümleleri. insanlar ve çerçeveye bir türlü sığamayan yüzleri. insanlar ve yabancılaşmayı ters düz yapan ruhlar. insanlar...
dehlizin soğuk merdivenlerini betimlemeden hemen önce sesleri bir kavanoza koyup masanın altına saklayışımız hâlâ devam ediyor. kırmızı tuşa basıyor, sayıların üzerinde adını çıkaramadığımız isimleri hatırlamaya çalışıyoruz. yüzler, isimleri de kurtarmıyor artık. kendi kendimize mürekkebi kağıda dokundurduğumuz ve bununla övünmeye çalıştığımız zamanların küf kokusuna da alışıyoruz zamanla.
sessizliğin manevi huzuru hakkında tonla cümle kurarak bir miktar da olsun perdenin aralanışını seyretmek istiyor insan. anlatmakla ünlü olunan bu çağda biraz da susmanın ehemmiyetini, küçük deftere not almayı ve sık sık okumayı alışkanlık hâline getirdiğimde biraz olsun nefes almayı başarabileceğime olan inancım tam.
*Gökyüzü acayip, yeryüzü daha fazla. En acayibi de insan, bütün bu acayiplikler ortasında.
Sahi, sen anladın mı ne aradığımızı burada?
Her şeye anlam bulmaya çalışmak ne acayip. Aramak, aramak, ısrarla, kanaya, kanata aramak. Yeni bir iş yapıyormuş gibi saçma bir hevesle eline sivri uçlu kalemler alıp kalbin damarlarını kazıya kazıya yeni baştan aramaya koyulmak.
Ne acayip bulma umudu taşımak.
Hem de kaybetmeye bu kadar çok benzerken bulmak.
Ne acayip beklediğin kimsenin asla gelmemesi ve hiç beklemediklerinin renkli boncuklar gibi dizilmesi.
ekim altı, yirmi dört.
*nermin yıldırım ne acayip.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder