yapılan her yemeğin altındaki sebepleri bulmak için dahi olmaya gerek yok zira apaçık belli, açlık. açlık değil mi küçük hanım? sebepler ne kadar açık olursa altında yatan sonuçları veyahut cevapları düğüm düğüm yapıp çetrefil balonunun içine koyuyor gökyüzüne fırlatıyoruz. çöz de çöze bilirsen. ara da arayabilirsen. insanının kendi dışında bir sürü şatafatlı cümleleri aramaya mecali olabiliyormuş küçük hanım, nereden bildiğimi sormayın.
en ince ayrıntısına kadar söylenen her cümlenin altında yatan ne olabilir? anormal nedir, nedensellik sorunu nasıl anlaşılabilir, okb, tssb, fobiler bir de bir de... liste uzuyor küçük hanım. ayrıntılar, detaylar, sorular, soru işaretleri, öyle mi böyle mi'ler insanı arafın tam ortasına yerleştiriyor. cevapları ıskalayışla araf arasında nasıl bir bağ olabilir küçük hanım?
nasıl bir ilgi olabilir?
huzursuzluğumuz da fevriliğimiz kadar kendine has küçük hanım. ama üzüntülerimiz bambaşka... camları kapatıp perdeleri çekmek gerek. kendine haslığın içeride kurduğu ve bir baltayla yıkılacak bu hakimiyeti bizden başka kimse duymamalı. baltayı oradan oraya savurduğumuzda çıkan sesleri ancak şifa dolu sözlerle bastırmalı. zira şifalı sözler...
ibrâhim / içimdeki putları devir/ elindeki baltayla.*
insanın ölülerle olan münasebeti hikayelerden geliyordu, demiştim bir zaman evvel. eski evin önünden geçen yeşil tabutun o hiç gitmeyen görüntüsü ve nasıl ölmüş sorusu etimi çimdiklerken hikayelere duyduğum münasebet mi artıyor yoksa ilk ölüsünü toprağa vermiş bana, hakiki olanı mı hatırlatıyordu bilmiyorum küçük hanım. şimdi kırdaki mezarlıkta bir sürü hikaye yatıyor. karşısında belki bir aya kalmadan biçilecek ay çiçekleri. her iki saatte bir yanından vız diye geçip gidecek belediye otobüsü, evleri selamlayıp biraz daha ilerlediğinde tam ortada buluyor insan kendini. seslerin unutturduğunu hissediyorsun. sesler ki bazıları hatırlatan, bazıları unutturan. insanın ölülerle olan münasebeti diyordum küçük hanım ve ekliyordum hikayelerden geliyordu.
** insan özünden düşermiş bazen yani derinden derinden.
ağustos dokuz, yirmi dört.
* asaf halet çelebi, ibrahim.
** barış diri, derinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder